BAŞKANLIK
24 Ekim 2016 02:42:36
Şu kavanoz dipli dünya çok Başkan gördü.
İlkel kabilelerin reis leri de başkandı, krallar da, padişahlar da, meclislerin veya halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanları da, darbelerle gelen diktatörler de
Yakına gelirsek, say say bitmez !
Hitler, Mussolini, Salazar, Batista, Humeyni, Obama, Merkel, vb..
Dikta ile Demokrasi kavramlarını kesin çizgiyle birbirinden ayıranlar vardır. Demokrasinin dikta ile (faşizm) alternatif olduğunu düşünürler
Onlara göre; Başkan, seçimle gelmişse, Demokratik Başkan dır.
Demir yumrukla gelmişse, faşist Diktatör !
Oysa, Hitler de seçimle işbaşına gelmişti, ama faşist diktatördü !
Yani.. Darbeyle gelmekle seçimle gelmek arasında biçimsel bir fark vardır sadece; özellikle düzmece demokrasilerde !..
Çünkü, düzmece demokrasilerde halkın oyları bilinçli oylar değildir. Toplumun tutucu ruhunu en iyi kavrayan ve en çok sallayan parti iktidar olur buralarda. Onun seçtiği de cumhurbaşkanı veya başkan olur ! Partili Cumhurbaşkanı terimi, iktidarın kişiselleştirilmiş halidir. Onu meclis de seçse, halk da seçse, durum değişmez.
Bugün en demokratik, en sağlıklı örnek olarak gösterilen ABD Başkanlığı ile Kuzey Kore tipi Başkanlık, aslında, aynı tavanın balığıdır ! Çünkü ikisi de aynı sosyal temele dayanır; ikisi de aynı sosyal sınıfın/sınıfların düdüğünü öttürür ! Kuzey Kore tipinde, düdüğü öttüren de Tek Adam dır, ABD tipinde öttüren de !
Yani, aslında, ABD Başkanlığı da, demokrasi suyuna batırılmış bir diktatörlükten başka bir şey değildir ! Aradaki fark, yönetsel üslup ve terminoloji farkıdır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, erklerin birbirini denetlemesi filan, gerçekte hikayedir ! Kimi ülkelerde, yasal olarak, kuvvetler ayrıyken de, uygulamada tüm erkler, iktidarın ve onun (veya halkın) seçtiği Cumhurbaşkanının/Başkanın tekelinde toplanmıştır. Bugün Türkiyede olduğu gibi !..
Özetle; demokratik yollardan gelmiş Başkan ile, darbeyle gelmiş başkan arasında, işlevsel bakımdan, isim farkı vardır. Birisi Diktatördür, öteki halkın seçtiği demokratik Başkan !..
Ama, dedim ya, ikisi de, egemen sınıfların çıkarlarını korur, onlar tarafından yönlendirilir. Sadece isimleri/sıfatları farklıdır.
Diktatör, egemen sınıfların iktidardaki demir yumruklu temsilcisidir, öteki kadife eldivenli !..
Yönetim üslupları ve biçimleri ne olursa olsun, fakir-fukara halk kitleleri ikisinin de ipinde değildir !..
Peki hangisini tercih etmeli ?
Ne de olsa demokratik bir rejime sahibiz. Bizim böyle bir tercih yapma olanağımız var.
Ama, bu yine de dayağı demir yumrukla mı yemek istersin, yoksa kadife eldiven giymiş yumrukla mı sorusudur özünde !
Daha az acıtıcı olanı tercih etmek, insansal bir reflekstir.
Bizde faşist darbe sonraları olduğu gibi !..
Ama durun bakalım ! Siyasal edebiyata bir de Türk Tipi Başkanlık kavramı sokuldu.
Onun ne olduğunu bilmiyoruz. Galiba, kavramı ortalığa saçanlar da tam olarak bilmiyor. Fiili durumun hukukileştirilmesi deyip geçiyorlar şimdilik ! Fiili durum, anayasaya gülümseyip bildiğini okumaktır.
Hukukileştirilmek istenen odur. Bunun yolu da anayasayı değiştirmekten geçiyor
Fiili durumun eldivenlerine bakıyoruz
Pek kadife değil, demir de ! Ama, iki arada bir derede kalamayacağına göre, birinden birisine meyledecektir giderek..
Gidişata bakın, tahmin edin ve tavrınızı ona göre belirleyin !
Bana gelince
Böyle gelmiş böyle gitmez ama, gidinceye kadar böyle kalsın derim ben
Başımız yeteri kadar dertte !.
Yeni bir maceraya gerek yok !...
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış